16 Şubat 2016 Salı

40'a bir kala hissettiklerim!!

40'a bir kala hissettiklerim!!

Bu sabahta uyanıyorum saat 5.50 ve rutin yoga çalışmamı yapmak için ideal bir saat olduğuna inancım her geçen gün artarak devam ediyor...
İlk kez doğum günümü daha çok mu önemsedim ne; niyet ettim mutlu ve sağlıklı olmaya, evrene iyi dileklerimi gönderirken beni sarmalayan sanki ılık bir bahar havası kıvamında. Mutluyum bu defa yıllardır telaşla " ah yaşım geçiyor ama daha yapacağım çok şey var" duygusunun yerini bir tatlı heyecan sarıyor çünkü artık ben, dünkü ben değilim.

Saat 8'de bilgisayarımı açıp açık radyo linkine tıklarken, google'da pasta ve cup keklerin üzerinde mumları görünce, önce ne anlama geldiğini anlamasam da sonra google'ın beni hatırlamış olması bile keyif veriyor bana...
Bir de facebook, ki ben facebook hatırlatmalarına arada kızarım. " ben arkadaşlarımı hatırlamaktan çok mu acizim de sen bana hatırlatıyorsun" Ama bu defa hoşuma gidiyor. Profil fotoğrafımın üstünde renkli balonlar ve yeni yaşımı kutluyor. Şöyle bir bakarken fotoğrafa aa ağzım hafif eğri:) ama koyarken zaten tereddüt etmiştim sonra bir atasözü aklıma gelmişti " deveye sormuşlar neren eğri, nerem doğru ki demiş" bu beni ikna etmişti...
Artık telefonu açmanın zamanı geldi. Aile mesajları, sonra gelen telefon beni hem mutlu ediyor hem de bir parça üzüyor... Yeğenim beni çok özlemiş ve ablam ulaşamamış bana " ah benim zeytin gözlüm, onu düşünmek hep benim kalbimi ısıtır" evet akşam belli bir saatten sonra telefonu kapatma ve sabah kendi çalışmamdan sonra açma alışkanlığım biraz iletişimi geciktiriyor.

İyi niyet mesajları ruhumu okşarken, acaba zorunluluktan mesaj yazan var mıdır? diye düşünürken buluyorum kendimi. İnsanız ya her şeyi düşünüyoruz. Sadece  utanç perdemizi aralamak hoşumuza gitmez her zaman. Ama olsun diyorum hatırlanmak çok güzel...
Grup derslerime gitmek için hazırlanırken geçen yıl ki doğum günümde kardeşlerimin bana aldığı o güzel kolyemi takıyorum mutlulukla. Telefonumda güzel insanların iyi dileklerine cevabım, ama benim derse yetişmem gerekiyor dediğim anda saygıyla karşılanıyor bu da beni ziyadesiyle keyiflendiriyor. Trafik sıkışınca korkuyorum derse yetişemezsem diye çünkü güzel insanlarla bir arada olup tatlı bir sohbet ve grup çalışması bana çok iyi gelecek. Radyoya sarılıyorum hemen Nilüfer'den "erkekler ağlamaz" ah hayır ben bunu dinlemek istemiyorum. Ve Emel sayın" kız sen İstanbul'un neresindensin" ergenlik dönemimin şarkısı olsa gerek, keyifle dinliyorum...

Evet 40'a bir kala benim için özel oldu diye hissediyorum. Büyüyorum, dönüşüyorum. Bütün bunları yaşarken yoganın hayatımda ki etkisini inkar edemem. Bu yolculukta yeni insanlar giriyor hayatıma ve bazıları geçip gidiyor. Bunların da hayatın olağan bir parçası olduğunu düşünüyorum. Herkesten yeni bir şey öğreniyorum. Bazen de bildiğim şeyleri yeniden öğreniyorum yada gerçekten hayata geçirmek için ciddi bir çaba içerisindeyim. Uzun süredir sancısını yaşarken benliğimi bulmanın, aklıma Yunus Emre'nin şiiri geliyor.

Severim ben seni candan içeri
Yolum vardir bu erkandan içeri

Beni bende deme bende degilim
Bir ben vardir bende benden içeri

Nereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri

O bir dilberdurur yoktur nişani
Nişan olur mu nişandan içeri

Beni sorma bana bende degilim
Suretim boş yürür dondan içeri
diye devam ediyor...

Tabi ki daha yolun başındayım ama sevdim ben bu kendimi bulma yolculuğunu, sanmayın ki hep iyi haldeyim her şey muhteşem, bütün bu enerjim bir anda benim ayaklarımı yerden keserken bazen de yere çakılmama sebep olabiliyor çünkü… birlik bütünlük halinde olmayı başarabilmek umuduyla bu yolculuğa devam ederken, hayatımda bana katkıda bulunan öğretmenlerime ve öğrencilerime şükranlarımı gönderiyorum.

AİLEM, onların varlığı bile benim sevgi ve  umut kaynağım  her zaman, koşulsuz sevgi bu olsa gerçekten. Sevgilerini ve özverilerini benden esirgemedikleri için hepsine kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Her birini çook çookk seviyorumJ.  Her seferinde doğumlar ve evliliklerle yeni üyeler katılıyor aramıza yeni hikayeler yazıyoruz hep birlikte… Büyüdükçe yakınlaşıyoruz eskiden uzak olduklarımızla bu da daha çok anlamlı kılıyor her şeyi

Ve  arkadaşlarım, hepsiyle ayrı bir coşkuyla konuşuyorum. Geçmişten devam edenler ve hayatıma yeni katılanlar. Hepinizi çok seviyorumJ Artık çok fazla gidenlere takılmamam gerektiğini anlıyorum biraz daha mutluyum ben bu halimle ve herkes kadar hak ediyorum mutluluğu.
Padmasana’da (lotus) oturmaya benzetiyorum bu halimi, zihnim veya ayaklarım; canım yanıyor çık buradan derken iç sesim; sanki biraz daha kalabilirsin diyor. Ve iyi ki iç sesimi dinliyorum disiplinsizliğime bahaneler üretmeme engel oluyor.

Size iki sır vereceğim;
1- Ayağım kaşınıyor. Benim sağ elim kaşınınca para gelir sol elim kaşınınca para gider. Gülebilirsiniz ama çok denedim. Ayağımın kaşınması bana umut verdi acaba; O çok sevdiğim gezgin hikayelerinden birinin kahramanı ben mi olacağım diye heyecanlandım birdenJ   Dedim ya niyet ettim güzel şeylere…

2- Bu yıl yeni bir şey daha öğrendim aslında, gerçek doğum günümün bugün olmadığınıJ ama nankörlük edemem 40 yılın hatırı var bu hikayede


Ve ben, hepinize çok teşekkür ediyorum. Sizlerin hayatımda olmanız benim için çok kıymetli sevginiz benim için önemliymiş ki hepiniz ayrı bir mutluluk yaşattınız bana… Hepinizi kucaklıyorum. Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın…