15 Şubat 2017 Çarşamba

40 ve Kırk'lanmak…

Ve ben 40 yaşındayım. Aklıma geliyor birden neden ölülerin kırkını verirler diye soruyorum kendime? Zira baktığım kaynaklarda beni tatmin eden bir açıklama göremedim henüz. Yurdum insanı bunu doğan çocuğa da - ölen insana da yaptığına göre bir anlamı olsa gerek. Buradan benim payıma ne düşer bilmiyorum tabiJ

Bu doğum günümde başkaları ile ilgili beklentilerimin iyice azalmış olduğunu fark ettim. Buda bana kendimi çok iyi hissettirdi. Çünkü ne kadar az beklenti o kadar az hayal kırıklığı demekmiş, hayat ve deneyimler bize öğretiyor bunları. Hem ben bu duyguları yaşarken baktım en olmadık insanlardan bana mesajlar gelmiş.

Madem bende bu evrenin zerresiysem başka bir zerre beni hatırlıyorsa elbet mutlu olurdum ama hatırlamaması artık bana mutsuzluk vermemeliydi. Bunu neden söylüyorum çünkü bu duyguların içinden bende geçmiştim. Kendisi doğum günü kutlamalarına karşı olan kocam bile, taa Rusya’lardan iki kez aramış beni daha telefonumu açmamışken (kendi yogamı yapıyorken) mesaj bile bırakmış. Gülersiniz tabi; kendisi yanımdayken bile böyle şeyleri çok umursamadığını her fırsatta söyler.

Vakit gece yarısını geçerken benim canım ailemden gelen mesajlar, sabah gelen telefonlar, hiç vefası bitmeyen dostlar, yazsam mı yazmasam mı diye düşünen insanlar…

On çocuğundan biri olduğum ve beni ne zaman doğurduğunu bile hatırlayamayan anneciğim. Aa sanmayın ki ona kızgınım inanın öyle zor bir yaşamın içinde siz kendinizi bile hatırlayamazdınız.

Evrim’im dünya güzelim demiş bana uzaklardan bir dost sesi. Hep utanırdım ben iltifatlardan inandırıcı olmazdı. Çünkü çirkin bir çocukmuşum küçükken. Bilinç altı dedikleri böyle bir şey işte, tabi büyüyünce çirkin Ördek yavrusundan Kuğu’ya dönüştüğüm söylenemez ama bir yandan güzel olmayı hep istedim içten içe… Geçenlerde eski fotoğrafları karıştırırken aa fena değilmişim deyiverdimJ

Büyüdüm ben artık ve büyümeye devam edeceğim. Ne kadar daha bu fani dünyayı keşfetmeye fırsatım olur bilmiyorum ama en iyisini yapmaya niyet ediyorum. Zira benim için kayıpların (hayatımdan eksilenlerin) çok olduğu bir yıl oldu. Kabuklarım artık çatlamaya başladı ve buna engel olmakta istemiyorum. Daha kısa bir süre önce 20 yaşındaki kız çocuğu, 40 yaşında olduğumu duyunca şaşırarak bana;  “gerçekten mi nasıl bir şey 40 yaşında olmak, ben çok korkuyorum yaşlanmaktan deyince” 20 yaşındaki kendimi gördüm o çocukta. Çünkü bende o yaşlarda en çok yaşlanmaktan korkardım.

O ne hissetti bilemem ama cevabım benim için çok gerçekti “çok güzel bir duygu, eskiden bir kargaşa içinde kendimi tanımadan, sürekli hırpalayarak-eleştirerek geçirmişim hayatımı. Hiç sevmemişim hep başkaları tarafından kabul görmek için yaşamışım sanki. Ama şimdi kendimi önemsemeyi, dinlemeyi, sevmeyi öğreniyorum dedim.” Gerçekten de öyleydi farkına varmadan tükettiğim hayatımla artık yüzleşmiştim. Kendime şefkatle yaklaşmayı öğreniyordum. Eskiden değişimden korkan ben artık bundan keyif almaya başladım. Her keşfettiğim ben ayrı bir heyecan, yeni bir yolculuktu.

Şimdi artık korkularla bezenmiş o küçük kızın elinden tutmuş büyümüş bir kadın var. İkimiz de biriktirdiklerimizi heybelerimize doldurduk ve sırtımıza attık. İkimizde biliyoruz ki bu yolculukta birlikte yürümediğimiz sürece hep eksik kalacağız.
   
Ve ben o küçük kıza diyorum ki;

Haydi kalk çocuk zaman korku zamanı değil. Bu hayatın hakkını vererek yaşamasını bileceksin. Sağlam adımlarla basmak gerek yere, korktuğun her şeyin gölgesinden sıyrılma zamanı. Senin yaşadıkların benim tecrübelerim oldu. Ben artık senin yaralarını saracak, seni koruyacak kadar büyüdüm. Daha bir güvenle gülümseyerek bakıyor bana o çocuk. Avucumdaki el küçük olsa da bana olan inancı güç veriyor.

Fark ediyorum ki ben o küçük kızı sevdikçe o daha da hızlı iyileşiyor – daha cesur davranıyor. Eksik parçalarımızı tamamlıyoruz bu hayatta…

Hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyor ve teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız bana kattığınız değerler için çok teşekkür ediyorum…

Beni fark ettiğiniz, hayatınızda yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum…

Sizinde eksik parçalarınızı tamamladığınız bir hayatınız olsun…

İçiniz sımsıcak sevgi dolu, sağlık mutluluk dolsun…

Sevdikleriniz sevenleriniz olsun…


Siz şimdi bu yazıyı okuya durun ben de Yoga dersime gideyim…

7 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın yine! Aradım ulaşamadım,yarın tekrar deneyeceğim. Sesini duymak gibi olmaz ama buradan da yazmadan edemedim. İyi ki varsın Evrimciğim:) İyi ki doğmuşsun. İyi ki karşılaşmışız da senin gibi tatlı bir insanı tanımışım. Söylemekten hiç sıkılmayacağım. Hep var ol.. Sevgiyle:)

    YanıtlaSil
  2. Doğma süreci bu kadar mı keyifli kaleme alınır. Yazarlık aile geleneği midir nedir (?). Kendime de pay çıkarabilme isteğiyle sevgiyle kucaklıyorum seni. Sağlıkla yaşa ve yıllan. İYİ Kİ doğdun...
    Hüsniye KARAKOYUN/Tunceli EMEK Gazetesi

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim öperim:))

    YanıtlaSil
  4. E burada been kutucuu yok kiii...

    YanıtlaSil
  5. Şarap gibi yıllanmanın güzelliği...

    YanıtlaSil
  6. Günlerdir aynı şeyi konuşup, aynı duygularla yazına atıfta bulunuyoruz: "doğarken ve ölürken kırkını çıkarmak..."
    Edebi ve adabıyla yazılmış, her cümlesi altın değerinde yazılar bunlar. Keyifle okuyoruz bilesin Sevgili Evrim...Diyorum ki, acaba biraz daha mı safları sıklaştırsan da erken erken yazsan...

    YanıtlaSil