21 Haziran 2017 Çarşamba

Festina lente; yavaşça acele et...


Foto: Emek gazetesi
#28günyoga 
İnternet ve zaman sorunu nedeniyle parmaklarım bu klavyeye dokunmayalı 18 gün olmuş. Güzel bir yolculuğun koşturmacası içinde kaybolmuş bir Evrim vardı. Tunceli’den Erzincan’a gelirken bambaşka bir duyguyla sarmalanan benliğim bana sessizce fısıldıyor; Festina lente… Latince; “yavaşça acele et” demekmiş. Hız insanı kendinden uzaklaştırır, yavaşlık kendine yaklaştırır anlamına geliyor. Hümanizmin öncülerinden Felsefeci-Filozof Erasmus, sevdiği bu sözün her kurumun veya evin girişine asılması gerektiğini söylermiş. Son bir yıldır hatırlamaya-hatırlatmaya çalışıyorum.

21 tünel-CİK ile devam eden Tunceli-Erzincan karayolunda ki kanyonları andıran görüntü karşısında müzik dinlemek bile gereksiz bir fazlalık gibi hissettiriyor. Bu yolculuk sayesinde  geçirdiğim zamanı düşünme fırsatı buluyorum. Bu defa biraz daha sakinim. Sadece işe değil karşımdaki insanlara odaklı bir süreç geçirmiş olmak benim için inanılmaz bir yenilik. Öykü (15 aylık yeğenim); “ben ona minik ejderha diyorum, gündüzleri tatlı bir şempanze, minik bir kedi geceleri bizi ateş topuna çeviren bir ejderhaJ ”  ne ile uğraşırsam uğraşayım onun isteklerine hemen cevap vermem konusunda inanılmaz bir önceliğe sahip. Oysa bu aralar hayatta ne olursa olsun asıl önceliğimin kendim olduğuna inandırma çabasıyla devam eden bir süreçteydim … Sanki bunu başarırsam hayatta ki yerim sağlamlaşmış olacak. Gerçekten buna inanıyor muyum? O zaman neden bu kadar zorlanıyorum?

Bu yolculuğu kendi rutinime engel olarak görmektense onun içinde kendime zaman ayırmayı öğreniyorum. Sanki bu şehirde dağılan parçalarımı toplamaya gelmişim. . Büyüdüğüm topraklar bana iyi geliyor, kendimi tanımamda boşlukları dolduruyor sanki… Bir parça da agresif tarafımla yüzleşiyorum. Acaba bu sert tarafımı besleyen duygu memleketimin geçmişten gelen mücadeleci ve kendini koruma güdüsüyle beslenen özgürlük mücadelesi mi? Sanki el değmemiş bir zamanın içindeyim ve onu şekillendirmek benim görevim. Bir şenlik halini alan #28günyoga ile ilgili yazılanları hem merak ediyorum hem de etmiyorum. Bu kendi halinde olma süreci benim en önemli yoga pratiğim halini almış. Ruhum biraz daha yumuşamış sanki ama bedenimle barışma yolundaki adımların çok başındaydım, bana uymayan fazlalıklarımdan arınıyor gibiyim.
Akşama doğru kana kana yoga yapmak isterken buluyorum kendimi. Samapada’da bir mutluluk çemberi sarıyor beni. Serinin devamında oyuncu zihnim sendeleyip, ne yapacaktım-bundan sonra ne geliyordu diye sarsınca? O zaman farkına varıyorum ki her halimizle varoluşu temsil ediyoruz. Belki de kendimize en çok güvendiğimiz zamanlar en zayıf anlarımız dır!!! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder